i Harfi İle Başlayan Almanca Kelimeler

Almanca I (i) Harfiyle Başlayan Kelimeler ve Türkçe Anlamları. Değerli arkadaşlar aşağıdaki Almanca kelime listesi üyelerimiz tarafından hazırlanmış olup bazı eksikler olabilir. Bilgi vermek maksadı ile hazırlanmıştır. Forum üyelerimiz kendi çalışmalarını yayınlayabilmektedirler. Sizler de forumumuza üye olarak Almanca ders çalışmalarınızı yayınlayabilirsiniz.



Burada i (I) harfi ile başlayan Almanca kelimeler yer almaktadır. Eğer günlük hayatta Almanca en çok kullanılan kelimeleri öğrenmek isterseniz şuraya tıklayınız : Almanca Kelimeler

Şimdi kelime ve cümle listemizi verelim:

Ich ahne (habe es im Urin), dass es heute regnen wird Bugün yağmur yağacağı içime doğmuşta, Bugün yağmur yağacağı bana mâlûm oldu
Ich bin erschöpft. Çok yoruldum.
Ich bin stark erkältet kuvvetli üşüttüm
Ich bins!; Es gehört mir! Benim!
Ich bitte Sie / dich!, Und wenn schon! Ne olur!
Ich bring’s nicht übers Herz, dich zu wecken seni uyundırmaya kıyamam
Ich flehe dich an Sana yalvarıyorum
Ich fühle mich hier sehr wohl Burada çok rahatım
Ich gratuliere Ihnen!” “Sizi kutlarım!”
Ich habe Durchfall / Verstopfung ishal/kabız oldum
Ich habe ein ungutes Gefühl İçimde bir sıkıntı var
Ich habe heute einen Glückstag <=> Ich habe heute überhaupt kein Glück Bugün şansım açıldı <=> Bugün hiç şansım yok
Ich habe mich schrecklich aufgeregt. Fena halde sinirlendim.
Ich habe mir für morgen einen Termin vom Arzt geben lassen Yarın için doktordan randevu aldım



İlginizi Çekebilir: Hiç kimsenin aklına gelmeyen en kolay ve en hızlı para kazanma yöntemlerini öğrenmek ister misiniz? Para kazanmak için orjinal yöntemler! Üstelik sermayeye gerek yok! Detaylar için TIKLAYIN

Ich habe noch nie im Leben einen so schönen Tag erlebt! Hayatımda bu kadar güzel bir gün yaşamadım!
Ich habe so einen Hunger, ich habe Hunger wie ein Bär (Wolf) Öyle acıktım ki!; kurt gibi açıktım!
Ich hätte eine Bitte an Sie Sizden bir ricam var
Ich hoffe, dass alles in Ordnung geht. Umarım, her şey iyi olur.
Ich kenne Sie von irgendwoher, Sie kommen mir bekannt vor Sizi bir yerden tanıyorum
Ich komme vor Langeweile um! Can sıkıntısından patlıyorum!
Ich mache dich mit Oya bekannt Seni Oya ile tanıştırayım
Ich möchte Ihnen helfen. Size yardım edeyim.
Ich rechne gar nicht damit. Bunu hiç ummayorum.
Ich schäme mich, es Ihnen zu sagen. Size söylemeye utanıyorum.
Ich trinke lieber Tee. Cayı tercih ederim.
Ich werde Ihnen etwas verschreiben Size bir ilaç yazacağım
Ich werde ihm ein Buch (das Buch) schenken Ona bir kitap (kitabı) hediye edeceğim
Ich werde nach Adana fahren, um ihn zu sehen Onu görmek üzere Adana’ya gideceğim
Ich wünsche dir eine gute Reise Sana iyi yolculuklar dilerim
Ich wünsche Ihnen zum Fest alles Gute!” “Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlarım!”
Ich wünsche viel Erfolg! başarılar dilerim!
Idealist idealist, ülkücü
Idee, Gedanke, Meinung, Ansicht fikir (fikri), düşünce, görüş
Identität, Personalausweis, Personalien kimlik
Ideologie ideoloji


Idiot budala
Idiot; verdreht, pervers sapık
Igel kirpi
Ihr Körpergewicht? kilonuz kaç?
Ihre Hobbies özel uğraşınız
Ihre Körpergröße? buyunuz kaç?
Im Sommer herrscht hier Wassermangel Yazın burada su sıkıntısı olur
Imbiss, Nachtisch çerezler
Imker(ei) arıcı(lık)
Immer die gleichen Worte! Hep aynı sözler!
Immobilie, Grundbesitz emlâk
Immobilienmakler emlâkçi
Imperativ; Befehl emir (emri)
Imperator, Kaiser imparator
Import <=> Export dışalım, ithal(at) <=> dışsatım, ihracat
In der Nähe von Izmir İzmir’e yakın
In dieser Angelegenheit wollte er mir nicht nachgeben Bana bu konunda çok ısrar etti
In Ordnung! Alles klar! Fertig! Tamam!
In welchem Viertel wohnen Sie? Hangi semtte oturuyorsunuz?
Inder Hintli
Indianer Kızılderili
Indien Hindistan
Indien, Inder, indisch Hindistan, Hintli, Hintli
Indischer Ozean Hint Okyanus
Industrialisierung sanayileşme
Industrie sanayi (-ii), endüstri
Industriezeitalter yakınçağ
Informationsbüro, Auskunftsbüro; Anfrage, ersuchen müracaat
Ingenieur mühendis
Inhalt içerik
Inhaltsverzeichnis içindekiler
Inland yurtiçi
Inland yurt içi
Insekt, Käfer böcek (-ği)
Inspiration ilham

İlginizi Çekebilir: İnternetten para kazanmak mümkün mü? Reklam izle para kazan uygulamaları hakkında şok gerçekleri okumak için TIKLAYIN
Sadece bir cep telefonu ve internet bağlantısıyla oyun oynayarak ayda ne kadar para kazanabilirsiniz merak ediyor musunuz? Para kazandıran oyunları öğrenmek için TIKLAYIN
Evde para kazanma yolları hakkında ilginç ve gerçek yöntemleri öğrenmek ister misiniz? Evde çalışarak nasıl para kazanırsınız? Öğrenmek için TIKLAYIN

Institution, Unternehmen kuruluş
Institution, Unternehmen, Einrichtung kuruluş, müessese
Instrument; Saz saz
Intelligenz deha
Intelligenz, Klugheit zekâ
Intensivstation yoğun bakım (servisi)
Interesse erwecken ilgi uyandirmak
Interesse zeigen für, Gefallen finden an rağbet etmek
Interesse zeigen für, Interesse bekunden, sich interessieren für ilgi göstermek (-e)
Interesse; Zusammenhang ilgi
Internist iç hastalıkları doktoru / uzmanı
Intrige ontrikan
Investition yatırım
Iran, Persien İran, Acemistan
Irland İrlanda
Ironie istihza
Ironie; Hohn, Spott, Spotten; Regiment; Jux, Scherz, Spaß alay
Islam İslam
Island İzlanda
Israel İsrail
Iss Scheiße und stirb! (Verwünschung) ziftin pekine ye!
Ist dort die Nummer …? Orası … mı?
Ist hier jemand? Kimse var mı?
Istanbul İstanbul
Italien İtalya
Italien, Italiener, italienisch İtalya, İtalyan, İtalyanca
-i Fall, Akkusativ -i hali
ich (auch: Muttermal), du, er sie, wir, ihr sie (Nom) ben, sen, o, biz, siz, onlar
ich (du etc.) komme dran sıra bana (sana) geliyor
ich beneide dich seni kızkanıyorum
ich bin abzappeln gegangen, habe geschwoft kurtlarımı dökmeye gittim
ich bin beleidigt, gekränkt bozuldum
ich bin bereit, Ihnen zu helfen Size yardıma hazırım
ich bin dran / an der Reihe sıra bende (sende etc.) / sıra benim (etc.)
ich bin eifersüchtig (nicht: ich bin neidisch!) kızkancım
ich bin erst seit kurzem hier buraya yeni geldim
ich bin fertig pilim bitti
ich bin ganz begeistert von diesem Ausblick bu manzaraya bayıldım
ich bin ganz irre geworden aklım karıştı
ich bin geboren doğdum
ich bin heute sehr aufgeregt (nervös) bugün çok heyecanlıyım
ich bin Jahrgang 1965 1965 doğumluyum
ich bin leicht angeheitert çakir keyif oldum
ich bin mehr tot als lebendig vor Hunger / Durst / Müdigkeit açlıktan / susuzluktan / yorgunluktan ölüyorum
ich bin müde / schläfrig geworden uykum geldi
ich bin nicht dagegen buna karşı değilim
ich bin nicht der gleichen Ansicht (ben) aynı kanıda değilim
ich bin nicht so sicher pek emin değil
ich bin satt Doydum



ich bin satt (gesättigt) doydum
ich bin sicher / ich bin nicht sicher eminim/emin değilim
ich bin so, wie ich bin ben nasılsam öyleyim
ich bin total übermüdet uykusuzluktan bayılıyorum
ich bin traurig, es tut mir Leid üzgünüm
ich bin urlaubssüchtig tatil hastasıyım
ich bin verliebt aklımda aşk var
ich bin zufrieden mit -den memnunum
ich bitte Sie darum bunu sizden diliyorum
ich brauch mein Bett nur zu sehen, und schon schlaf ich yastığımı koklar koklamaz uyuyorum
ich brauche deine Hilfe yardımına muhtacım
ich darf / darf nicht iznim var / yok
ich empfehle mich bana müsaade
ich empfinde Freude içimde bir neşe var
ich esse alles hepsini yiyorum
ich fühle mich nicht wohl; ich habe schlechte Laune keyfim yok; neşem yok; keyifsizim; neºesizim
ich gehe zum Glühweintrinken sıcak sarap içmeye gidiyorum
ich ging ganz allein kendi başıma gittim
ich glaube kaum hiç sanmam
ich gratuliere tebrik ederim (birisini)
ich habe / habe nicht benim var/yok
ich habe absolut keine Lust, etwas zu tun bir şey yapmak içimden gelmiyor
ich habe dich lange nicht gesehen çoktandır yoksan
ich habe ein reines Gewissen Vicdanım rahat
ich habe eine Bitte an Sie sizden bir ricam var
ich habe eine Brille nötig, ich brauche eine Brille bana bir gözlük lazım
ich habe einen Filmriss bende film koptu
ich habe gar kein Auto! benim arabam yok ki!
ich habe gegen dich verloren sana yenildim
ich habe Grippe gribim var
ich habe gute Laune Keyfim yerinde; neşem yerinde; keyifliyim (keyifli); neºeliyim; nesem yerinde; keyifliyim; neseliyim; -nin keyfi yerinde

ich habe Hunger <=> ich habe keinen Hunger karnım aç <=> karnım tok
ich habe ihn schon lange nicht gesehen onu epeydir görmedim
ich habe kein Geld dabei Yanımda para yok
ich habe kein Glück şansım yok
ich habe keine Ahnung haberim yok (-den) = bilmiyorum (-i)
ich habe keine Geduld mehr sabrım kalmadı
ich habe keine Lust canım istemiyor
ich habe keine Zeit mehr azla zamanım, vaktim yok
ich habe Lust auf etwas canım bir şey çekti
ich habe mehr als 2 Stunden gewartet 2 saaten fazla bekledim
ich habe meine Tage halam geldi
ich habe mich mit der Nadel in die Hand gestochen Elime iğne battı
ich habe mir nichts vorzuwerfen benim alnım ak
ich habe nicht genug geschlafen uykumu alamadım
ich habe Rücken- (Kopf-)schmerzen sırtım (başım) ağrıyor
ich habe Spaß gemacht şaka yaptım
ich habe versucht, dich anzurufen, aber niemanden erreicht aradım bulmadım
ich habe viel zu tun işim gücüm var
ich habe zu tun işim var
ich hab’s eilig acelem var
ich hab’s nicht geschafft; es ist mir nicht gelungen başaramadım!
ich halt’s nicht mehr aus artık dayanamıyorum
ich hoffe, dass Sie kommen werden umarim gelirsiniz
ich kämme meine Haare saçlarımı tarıyorum
ich kann dir nichts Böses antun ben sana kıyamaam
ich kann meine Nasenspitze fast nicht sehen burnumum ucunu bile göremem
ich kann mich nicht erinnern hatırıma gelmiyor
ich kann nicht gut Auto fahren Ben iyi araba sürmiyorum
ich kaufe täglich die Tageszeitung hergün günlük gazete alıyorum
ich kenne mich hier nicht aus ben buranın yabancısıyım
ich komme dran, die Reihe kommt an mich sıra bana geliyor
ich konnte nicht einschlafen uykum kaçtı
ich mache gerade frischen Tee çay demliyorum
ich mache mir Sorgen, dass mein Partner fremdgeht eşimden endişeleniyorum
ich muss arbeiten Çalışmam gerekiyor
ich muss gehen gitmek zorundayım = gitmem gerek(li) / sart / lazım = gitmeye mecburum
ich muss mal Pipi machen çişim geldi
ich muss nicht gehen gitmek zorunda degilim = gitmemem gerek = gitmeye mecbur degilim
ich muss sagen söylemem gerek(iyor), söylemek zorundayım, söylemeye mecburum
ich nehme an … zannedersem …
ich sage Silbe für Silbe heceliyorum
ich salbte Creme, rieb mit Creme ein krem sürdüm
ich schäme mich dessen, was ich getan habe. Yaptığımdan utanıyorum.
ich schulde dir 100 Mark benim sana 100 Mark borcum var = ben sana 100 Mark borçluyum
ich selbst ben kendim
ich selbst ben kendim

ich teile deine Meinung seninle aynı görüşteyim
ich träumte von dir seni rüyamda gördüm, senin rüyasını gördüm
ich weiß nicht, ob ich kommen werde gelip gelmeyeceğimi bilmiyorum
ich werde mich nicht damit begnügen burunla da kalmayıp
ich wiege 55 Kilo 55 kiloyum
ich will von dir nichts, wir haben nichts miteinander zu tun benim seninle bir alıp vereceğim yok
ich wünsche ein gesegnetes Fest Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlarım
ich) ganz allein kendi kendime; yalnız; tek baºina
ideell fikri
ideell, mental, geistig, seelisch, moralisch manevi
ihr alle sizler
ihr Dekolletee war bis zum Bauchnabel ausgeschnitten dekoltesi göbeğine kadar açıktı
ihr lebt wie Gräser (freudlos) ot gibi yaşıyorsunuz
illegale, zweite, zumeist jüngere Frau kuma
illustrieren resimlemek
illustriert resimli
im 3. Monat schwanger 3 aylık hamile (gebe)
im Allgemeinen umumiyetle
im Allgemeinen genel olarak, genelde
im Auge behalten, beachten, sich vor Augen halten göz önünde bulundurmak / tutmak (-i)
im Augenblick, jetzt gerade bu / şu anda
im Backofen backen fırında pişirmek
im Dienst sein görevde olmak
im Ernst ciddi olarak
im Feuer ateşte
im Finanzamt maliyede
im ganzen Satz tam cümle
im Gedächtnis bleiben / behalten hatırında kalmak / tutmak
im Gefängnis sitzen hapis(h)anede (hapiste) yatmak
im Gegenteil, gerade umgekehrt aksine
im Grunde genommen aslına bakarsın
im Hotel übernachten otelde kalmak
im Jahr … geboren … doğumlu
im Jahre … … yılında
im Jahre 1982 1982 yılında
im kommenden Jahr seneye, gelecek yıl
im Kopf ausrechnen kafadan hesaplamak
im Krankenhaus liegen hastanede yatmak
im Kriegszustand savaş halinde
im Nachhinein, daraufhin sonradan
im Namen von …, im Aufrag von … birisinin adına
im Norden von … … (in) kuzeyinde
im Osten von doğusunda
im Park spazieren gehen parkta gezmek / dolaşmak
im Preis ermäßigt indirimli
im Rahmen von … … çerçevisinde
im Schlaf sprechen sayıklamak
im Schweinsgalopp, ganz schnell (nur mit Verb zusammen), hals über Kopf apar topar
im Schweiße seines Angesichts arbeiten kanter içinde çalışmak
im selben Augenblick aynı anda
im Sterben liegen ölmek üzere olmak
im Stich lassen yüzüstü bırakıp gitmek, yüzüstü bırakmak
im Stress sein, rotieren, hin- und herlaufen koşuşturmak
im Süden von … güneyinde
im Übermaß fazlasıyla
im Verhältnis zu oranla
im Westen von batısında
im Wörterbuch nachschlagen sözlüğe bakmak
im Zickzack gehen, im Zickzack verlaufen zigzag
im) Vordergrund ön plan(da)
immer besser gittikçe daha iyi
immer dasselbe hep aynı
immer mehr gittikçe daha çok
immer noch daha hâlâ
immer wieder ikide bir, tekrar tekrar
immer) am Tage gündüzleri
immer, jedes Mal daima
immer, ständig her zaman (herzaman), daima, devamlı, sürekli
immerhin ne de olsa
immun bağışık
in (einer Zeitspanne, z.B. in 1 Jahr), später, dann sonra (ohne Abl.)
in / von 15 Metern Höhe on beş metre yüksekliğinde
in absehbarer Zeit yakın bir gelecekte
in allen Einzelheiten bütün ayrıntılarıyla
in aller Herrgottsfrühe karda bok yeneden
in aller Munde sein dile düşmek
in aller Ruhe, friedvoll huzur içinde
in Angriff nehmen saldırıya geçmek
in Angriff nehmen, (ein Thema) behandeln ele almak
in ausreichender Zahl yeteri kadar
in Begleitung) mit, durch -la, -le (von ile)
in Buchform kitap halinde
in den 70ern 70lerde; 70li yıllarda
in den Bart grummeln komurdanmak
in den Jahren 39-45 39-45 yıllarında
in den kommenden Wochen önümüzdeki haftalarda
in den Krieg eintreten savaşa girmek
in den Umschlag stecken zarfa koymak
in der entgegengesetzten Richtung ters yönde
in der Gegend von … taraflarında
in der Gegend von Hannover Hannover taraflarında
in der Gesellschaft von Frauen kadınların arasında
in der Hoffnung sein, dass … umutlu olmak (-den)
in der Nacht, nachts geceleyin

in der Pubertät sein ergenlik çağı yaşamak
in der Sonne güneşte / güneşin altında
in der Umgebung der Stadt; rings um die Stadt şehrin etrafında
in der Vergangenheit <=> in der Zukunft geçmişte <=> gelecekte
in der Weise wie – diği şekilde
in der zweiten Nacht ikinci gece
in die Arme nehmen kucağına almak
in die Falle gehen tuzağa düşmek
in die Geschichte eingehen tarihe karışmak
in die Hände klatschen el çırpmak
in die Luft fliegen, explodieren havaya uçmak
in die Luft springen wie eine Heuschrecke; aufschrecken; hochspringen; heraufspringen sıçramak
in die Tasche stecken cebine koymak
in die Tasche stecken <=> aus der Tasche herausnehmen cebine koymak <=> cebinden çıkarmak
in diese Richtung bu yöne
in diesem Augenblick aynı anda, şu anda, tam bu sırada, tam o sırada
in diesem Jahr bu sene/yıl
in diesem Punkt bu noktada
in diesen Tagen şu günlerde
in dieser Hinsicht bu bakımdan, bu yönde
in drei verschiedenen Ausführungen üç ayrı tipte
in eine Richtung gehen bir tarafa gitmek
in eine Sache verwickelt werden, sich in etw. einmischen bir olaya karışmak
in einer Angelegenheit eine Frist einräumen bir iş için süre tanımak
in einer Entfernung von … km … kilometre uzaklıkta
in einer Entfernung von … km von … -e … kilometre uzaklıkta
in einer Reihe / reihenweise geordnet sıralı
in Einklang bringen, vereinigen bağdaştırmak
-in Fall, Genitiv, besitzanzeigender Fall -in hali
in finanzieller Hinsicht maddi bakımdan
in Form von, im Falle halinde
in Gedanken versinken / sich in Gedanken vertiefen düşünceye dalmak
in Gefahrensituationen tehlikeli durumlarda
in genau dem richtigen Zustand tam kıvamda
in geringer Zahl / Menge <=> in großen Mengen az sayıda / miktarda <=> çok / fazla miktarda
in Gestalt von … … biçiminde
in gewisser Hinsicht bir bakıma
in Gottes Namen Allah rızası için
in großen Mengen yığınla
in großer Zahl çok sayıda
in jeder Beziehung her bakımdan
in jeder Hinsicht her yönüyle
in Kauf nehmen, riskieren göze almak (-i)
in Konkurs gehen iflâs etmek
in Kontakt treten mit temasa geçmek (-le)
in letzter Zeit son zamanlarda, yakınlarda
in Liquidation iflâs halinde değil
in Manuskriptform, als Konzept müsvedde halinde
in meinem (ganzen) Leben hayatımda
in meinem ganzen Leben ömrümde
in meiner Augenhöhe gözümün hizasında
in meiner Hosentasche pantolon cebimde = pantolonumun cebinde
in mir drin ist, ich empfinde içimde … var
in Mode kommen moda olmak
in Not leben sıkıntı çekmek
in Ordnung kommen, sich bessern düzelmek
in Panik geraten telaşa kapılmak, telaşlanmak
in Person, persönlich bizzat
in Produktion gehen üretime geçmek
in Raten zahlen taksitle ödemek

in Rente gehen emekliği ayrılmak
in Reserve halten yedek olarak saklamak / bulundurmak
in Scheiben dilimli, dilimlenmiş
in Scheiben oder Würfeln schneiden doğramak (-i)
in Scheiben schneiden dilimlemek
in Stücke gerissen; stückweise parça parça
in Stücke schneiden parça parça kesmek
in Stücke zerlegen parçalamak, parçalara ayırmak
in tausend Stücke zerschlagen werden tuz buz olmak
in unserer Stadt ilimizde
in Urlaub fahren tatile girmek
in Urlaub gehen izne çıkmak, tatile çıkmak/girmek
in welchem Monat sind wir? biz hangi aydayız?
in westlicher Richtung batı yönünde
in) Dingsda falan yerde
in“ sein rağbet
indem, -end – erek
indem, ständig …-end, immer wieder etw. tun – (y)e … – (y)e
indessen halbuki
indirekt dolaylı
ineinander içiçe (iç içe)
infektiös, ansteckend bulaşıcı
infolge …, als Folge von … … sonucu
informiert, gebildet bilgili
inhalieren buğu yapmak
innere) Traurigkeit, traurig hüzün
innerer körperlicher Schmerz sızı
innerhalb (binnen) zwei Monaten iki ay içinde
innerhalb von 5 Tagen, binnen 5 Tagen beş gün içerisinde
innerhalb; binnen içinde
ins Auge fallen göze çarpmak
ins Detail gehen ayrıntıya girmek
ins Deutsche übersetzen Almancaya çevirmek
ins Gedächtnis kommen, einfallen aklına / hatıtırına gelmek
ins Gefängnis kommen hapse (hapishaneye) girmek
ins Krankenhaus gehen, aufgenommen werden hastaneye yatmak
ins Türkische übersetzen Türkçeye çevirmek
insbesondere, besonders ilbassa
insbesondere, namentlich, besonders özellikle, bilhassa
inserieren gazeteye duyuru vermek
insgesamt; Gesamtsumme toplam
inszenieren sahneye koymak
intelligent <=> dumm, einfältig zeki, akıllı <=> aptal, kafasız
intelligent, aber auf seinen eigene Vorteil bedacht, an seinen Vorteil in kluger Weise denken acık göz
intensiv yoğun
intensiver werden, sich irgendwo konzentrieren, (Industriezweig:) angesammelt sein yoğunlaşmak
inter- -arası
interessant <=> uninteressant ilginç (-ci) <=> ilgisiz
interessieren alakalandırmak
interessieren, betreffen ilgilendirmek

interessiert, maßgeblich, zuständig alakadar
international milletler arası, uluslar arası, devletlerarası, enternasyonal
international uluslararası
internationale Fluglinien dış hatlar
interpretieren, kommentieren yorumlamak
inzwischen, unterdessen bu arada
iranisch İranlı
irgend jemand herhangi biri, herhangi bir kimse
irgend(ein) herhangi
irgendetwas wichtiges kayda değer bir şey
irgendwann einmal bir ara
irgendwer biri(si)
irgendwie herhangi bir biçimde / şekilde
irgendwie; mit Verneinung: durchaus nicht, ganz und gar nicht birtürlü, bir türlü
irgendwo herhangi bir yerde
irisch; Ire İrlandalı
irreführend yanıltıcı
islamischer Geistlicher; Lehrer hoca
ist das essbar? bu yenir mi?
ist das essbar? Nein, das ist nicht essbar! bu yenir mi? Hayır, bu yenmez!
ist gleich eşit(tir)
ist gut in seinen Fächern dersleri iyi
ist ok, jetzt ist Schluss, was anderes; wie dem auch sei, Gott sei Dank, wie auch immer neyse
ist schuldig und schreit noch laut hem suçlu, hem güçlü
ist) sicher emin
italienisch; Italiener İtalyanca, İtalyan



Bunları da beğenebilirsin
yorum Yap